Anlam Bilgisi

Anlambilim, öncelikle okunanın doğru ve eksiksiz anlaşılmasını esas alan bir bilimdir. Bir insanın okuduğundan yararlanabilmesi buna bağlıdır. Yazarın ya da konuşmacının söylediğini doğru ve eksiksiz anlayamayan bir insan, anlatılanlardan doğru ve yararlı sonuçlar çıkaramaz. Yazarın görüşleriyle kendi görüşlerini karşılaştırıp sağlıklı bir sonuca ulaşamaz. Bilmediği bir konu hakkında doğru bilgiler edinemez.


Öyleyse anlambilimi, sadece Türkçe dersine de ait değildir. Matematik, Fen ve Sosyal Bilimlerin de temelinde okuduğumuzu doğru anlama vardır. İşte anlambilimin önemi de buradan gelmektedir.

Bir insan çok kitap okuyabilir. Bu, elbette övülecek, övünülecek bir edimdir. Ancak çok okuyan kişi, okuduklarını doğru anlamıyorsa kalıcı ve doğru şeyler edinemeyecek, yanlış yorumlar geliştirip sadece kendi düşüncelerine inanan biri olup çıkacaktır. Oysa okuma edimi belli bir sıraya göre gerçekleşir.

Okumanın Evreleri:

1- Yazarın ne dediğini anlama 2- Yazarı yargılama

1- YAZARIN NE DEDiĞiNi ANLAMAK:

Okumanın bu evresinde yazarın ele aldığı konu, yardımcı düşünceler, anadüşünce ve anlatım yöntemi ile edebi tür saptanır. Okur, bu evrede kişisel görüş ileri süremez. Yazarın görüşünün doğru ya da yanlış olduğunu belirtemez. Sadece doğru bir şekilde anlamakla yetinir. Sınavlarda öğrencilerden istenen de bu doğru saptama işidir. Bu evre herkes için aynıdır. Yani herkes, yazarın ele aldığı konuyu, düşünceleri ve biçim özelliklerini aynı şekilde saptar. Kimse diğerinden farklı sonuç çıkaramaz. Matematikteki sonuçlar nasıl kesinse, okumanın bu evresi de öyledir.

Örnek :

Eğitim, insanlara düşünebilme yetisi kazandırmaktır. Birbirinden farklı düşünmelerini, yeni düşünceler üretip sorunlarını çözmelerini sağlamaktır. Ancak o zaman bir toplum gelişir, çağdaş bir toplum durumuna gelir. Bu da o toplumdaki bireylerin daha mutlu yaşamalarını sağlar.


Paragrafın:
Konusu: Eğitimin amacı
Yard.düsüncesi: Düşünebilen insanların sorunlarını çözebileceği, bizden farklı düşünen insanlar yetiştirmenin önemi, toplumların düşünebilen, sorunlarını çözebilen insanlarla gelişebileceği.

Ana düsüncesi: Eğitilmiş bir toplumun bireylerinin daha mutlu yaşayacağı
Anlatım yön.: Açıklama
Edebi Tür: Fıkra
~ İşte bu paragraftan anlaşılması gerekenler. Bunlar herkes için aynıdır. Kimse farklı sonuçlar çıkaramaz.


2-YAZARI YARGILAMAK:

Okumanın bu evresinde yazarın söyledikleriyle kendi görüşlerimizi karşılaştırıp bir sonuca ulaşırız. Yazarın görüşlerini beğenip olduğu gibi benimseyebiliriz. Bu görüşlere karşı çıkıp reddebiliriz ya da görüşlerden bazılarını alıp farklı bir sonuca ulaşabiIiriz. Bu, okumanın asıl amacıdır. Bunu yapabilmek için önce yazarın söylediklerini doğru anlamak gerekir. Ancak okumanın bu evresinin sınav sorularıyla ilgisi yoktur. Ters bir tutum, soruların yanlış yorumIanmasına yol açar. Bu anlayıştan uzak durmalıyız.

1.OKUNANI DOĞRU ANLAMANIN YOLLARI:

Okuduğumuzu doğru anlayabilmek için yapılması gerekenler şunlardır:

1- Sözcük, cümle ve paragraf hakkında bilgi sahibi olmak
2- Bol miktarda sanat değeri olan kitap okumak
3- Anladıklarımızı başkalarıyla tartışmak
4- Düşündüklerimizi düzenli bir biçimde anlatmaya ve yazmaya çalışmak


2-Mürsel Mecaz (Ad Aktarması):

Bir varlık adının, benzetme ilişkisi kurulmadan başka bir varlığın yerine kullanılmasıdır.

Mürsel mecaz, "parçayı söyleyip bütünü, bütünü söyleyip parçayı; içi söyleyip dışı, dışı söyleyip içi anlatma sanatı" olarak tanımlanabilir.

Örneğin;

''Soba" sözcüğünü, "odun,kömür,gaz" yerine Soba yandı.

"Cam'' sözcüğünü. "pencere'' yerine Camı kapat.

"Ev" sözcüğünü, "aile" yerine Eve sorayım.

3-Açık istiare (Eğretileme):

Bir varlığın benzetme amacı güdülerek başka bir varlığın yerine kullanılmasıdır.
Yalnız benzetilenle yapılan benzetmedir.

"Kalem" sözcüğünü, "minare" yerine
İstanbul'un kalemleri göründü. (Kalem gibi ince minareler)

"İnci" sözcüğünü. "diş" yerine
Gülünce incileri görünüyor. (İnci gibi parlak dişler)
4-SÖZCÜĞÜN DEYİM ANLAMI
Iki ya da daha çok sözcük, mecaz anlam kazanarak bir kavramın yerine kullanılıyorsa, anlam ve biçim yönünden kalıplaşmış bu tür söz öbeklerine "deyim'' denir.

Deyimlerin Özellikleri:

*Deyimlerde en az iki sözcük bulunur. .Deyimlerin tüm sözcükleri "mecaz" anlam kazanır.
*Cümle halinde deyim olmaz.
*Deyimler özel durumları anlatır, genel yargı niteliği taşımaz.
*Deyimler cümleden bütün olarak atılır, tek sözcük atılamaz.
*Deyimler, kalıplaşmış sözcüklerdir, sözcüklerin yerine eş anlamlısı bile getirilemez.
*Deyimler, anlamca da kalıplaşmıştır, herkesçe bilinir ve bölgeler arasında farklı anlamlar taşımaz.

Göz atmak: Şöyle bir bakmak
İçeriye bir göz atsana...

Küplere binmek: Çok kızmak, öfkelenmek
Adam, küplere binmişti.

Elinden tutmak : Yardımcı olmak
0, herkesin elinden tutar.


5-SÖZCÜĞÜN TERİM ANLAMI

Bir sözcüğün bilim, sanat ya da meslek dallarından birinde özel bir anlam kazanmasıdır.

Örneğin;

Köprü: 1- Geçit vermeyen iki nokta arasında geçişi sağlayan üst yol (Gerçek anIam)
2- (Diş.) Iki dişi birbirine bağlayan bağ. (Terim anlam)

SÖZCÜK İLİŞKİLERİ


1- EŞ ANLAMLlLlK İLİŞKİSİ:

Sesleri farklı. Anlamları tümüyle aynı olan sözcüklere "eş anlamlı" (anlamdaş) sözcükler denir.

Bir dilde, ikisi de o dile ait eş anlamlı iki sözcük olamaz. Bunlardan biri yabancı kökenlidir. Yani dilimize yabancı dillerden gelmiştir.

Eş anlamlı sözcüklerin bir arada k:ullanımı bir dil kusurudur. Böyle kullanımlar "duruluk ilkesi" ne ay- kırıdır.
Eş anlamlı sözcük örnekleri:
Anıt-abide, okul-mektep, olanak-imkan, öğrenci-talebe

2.YAKIN ANLAMLlLlK İLİŞKİSİ:
Anlamları birbirine yakın olan; ancak birbirinin yerine kullanılmayan, kullanıldığında cümlenin anlamını değiştiren sözcüklere "yakın anlamlı" sözcükler denir.
Yakın anlamlı sözcüklerin çokluğu bir dil zenginliği; eş anlamlı sözcüklerin çokluğu ise bir dil zayıflığıdır. Yakın anlamlı sözcüklerin bir arrada kullanımı anlatım kusuru sayılmaz.
Yakın anlamlı sözcük örnekleri:
Anlatmak-demek-söylemek, ürpermek-üşümek-titremek-donmak

UYARI: Kimi sözcükler, (gerçekte tek başına olduklarında eş anlamlı olmadıkları halde) cümle içinde eş anlamlılık kazanabilir.
Canlı .1- Canı olan, yaşayan- Kedi hala -canlıydı. .
Hareketli : 1- Devinim içinde olan- Çocuk, çok hareketliydi.
*Sınıf çok canlı ve hareketliydi. (Dil kusuru)

3. EŞSESLİLİK (SESTEŞLİK) İLİŞKİSİ:

Sesleri bir anlamları tümüyle farklı sözcüklere "sesteş sözcükler" denir. Sesteş sözcükler farklı köklerden gelmiştir. Sesteş sözcüklerin en az iki gerçek anlamı vardır.

Sesteş sözcüklerle, sözcüğün yan anlamını karıştırmamak gerekir. Yan anlamda, gerçek anlamın izi vardır. Oysa sesteşlikte anlam ilişkisi hiç yoktur.

Eşsesli sözcük örnekleri:
Bin (I) 1- Dokuz yüz doksan dokuzdan sonra gelen sayı (Gerçek anlam)

Bin (II) 1- Binme eylemi, ayakları açarak bir yere oturmak (Gerçek anlam)


4- KARŞITLIK İLİŞKİSİ:
Birbirinin anlamını tümüyle dışlayan sözcüklerdir.
Güzel-çirkin, dost-düşman

5- OLUMSUZLUK İLİŞKİSİ:
Birbirinin anlamını sıfırlayan, iki kavram arasına girebilen sözcüklerdir. Olumsuz sözcükler, ya "-me" olumsuzluk ekiyle ya da "değil" sözcüğüyle yapılır.
Güzel-güzel değil, dost-dost değil, gel-gelme

6- UÇKARŞITLIK İLİŞKİSİ
Bir olumsuzluktan başka bir olumsuzluğa gidişi bildiren sözcüklerdir.
Cimri-savurgan, korka-gözükara, tembel-inek

 
 
Bulutsu
About QED
(6 Gelen 508 Giden)

Senin linkin burada olsun mu?
O zaman buraya kaydını yaptır:
=> Kayda git
 
 
Webmasterim.Com
 
 
Bugün 92214 ziyaretçi (163907 klik) buradaydı!
Arama motorlarına kayıt, sunucu barındırma, hosting, co-location, webhosting Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol